YUZU Magazine Summer 2021, ROLAND HERLORY

ROLAND
HERLORY

Pozitif Riviera ruh halini
aşılamaya çalışıyoruz

Bu yıl 50’inci yaşını kutlayan Vilebrequin’in sırrına vakıf olmak için markanın CEO’su Roland Herlory’ye kulak verin. Herlory, tasarımlarının bir noktasına mutlaka sinen 70’lerdeki St Tropez ruhunu, plajda yaşama sanatını ve sürdürülebilir ürün yaratmanın kodlarını zarif bir şekilde anlatıyor.
Markanın başlangıç hikâyesini çok merak ediyorum…
Vilebrequin’in geçmişi 1971’de başlayan bir aşk hikâyesine dayanıyor. Markanın kurucusu Fred Prysquel aslında dünyanın farklı coğrafyalarında yarışları takip eden bir Formula 1 muhabiri. Bir gün St Tropez’deyken plajda Yvette’i görüp aşık oluyor. Kendini Yvette’e beğendirmek için herkesten farklı görünmeye karar veriyor ve Kaliforniyalı sörfçülerin şort modelleri ile Afrika’nın wax adı verilen desenli kumaşlarından aldığı ilhamla kendine mayolar yapıyor. Başarı çok kısa sürede geliyor; hem Yvette Fred’e aşık oluyor hem de şortları gören tüm ünlüler aynısından sipariş ediyor! İşte bu Vilebrequin’i eşsiz yapan ve başka hiçbir markada olmayan bir aşk hikâyesi….
St Tropez 70’lerin özgürlük ve cazibe merkezlerinden biriydi… Vilebrequin’in marka ruhuna bu özgürlüğün de etkisi olmuştur mutlaka değil mi?
Evet, St Tropez o yıllarda dünyanın merkeziydi. Mick ve Bianca Jagger çifti 1971’de St Tropez’de evlendiği zaman burası ünlüler için özgürlüklerinin tadını çıkarttığı bir buluşma noktasıydı. Vilebrequin olarak biz de müşterilerimize mutlaka bu pozitif Riviera ruh halini aşılamaya çalışıyoruz. Nerede olursa olsunlar. İster St Tropez, Los Angeles, İstanbul ister St Barts ya da Forte dei Marmi’de.

50 yıllık tecrübeye karşın çok genç algılanan bir marka olmayı nasıl başardınız?
Sırrımız tamamen kaliteye odaklanmak. Koleksiyonlarımızı müthiş tutkuyla çalışan bir ekip hazırlıyor. Her parçada kaliteyi, şıklık ve hayal gücüyle birleştirmeyi başarıyorlar. Mesela baba&oğul Moorea mayolarımız ilk 40 yılımızın ikonik parçası haline gelmişti. Ardından kadınlar için tasarlanan hazır giyim koleksiyonları ve aksesuarlar geldi. Son olarak da plajlarda gerçek bir ‘Art de Vivre’ (yaşama sanatı) deneyimi yaratmak için frizbi ve plaj tenisi gibi plaj oyunları koleksiyonumuzu sunduk.
2019’da ise genç bir marka olan Off-white, bu yıl ise Highsnobiety & Palm Angles markalarıyla hayata geçirdiğimiz kapsül koleksiyonlarımızla Vilebrequin’e yeni bir enerji getirdik. Ayrıca Massimo Vitali ve Alex Israel gibi sanatçılarla onları tamamen özgür bırakarak yaptığımız işbirlikleri markamıza büyük sinerji getirdi.

“BAZI VINTAGE MAYOLARI
YENİDEN TASARLADIK”

  1. yıl şerefine özel bir koleksiyon hazırladınız. Üstelik 1971’den günümüze her yıl için özel bir tasarım yapıldı. Bu tasarımların ortak değeri ne oldu?
    Şıklık ve hayal gücünün mükemmel dengesi! Koleksiyonu hazırlarken geçmiş yıllara ait bazı vintage mayoları yeniden tasarladık. Bazıları ise kreatif direktörümüz Richard Rene’nin yaratıcılığıyla ortaya çıktı. Müşterilerimizin kendileri için anlam ifade eden yıllardan -mesela doğdukları yıl ya da çocuk sahibi oldukları yıl gibi- seçimler yapabilecekleri çok özel bir koleksiyon oldu. Her mayo aslında müşterilerimizin tatillerinin anılarını taşıyor.
    Koleksiyondan favoriniz hangisi?
    1982, For Château Cheval Blanc.

“RENKLER VE NEŞELİ DESENLERDEN
KORKMUYORUZ”
Denizdeki plastikleri toplayıp mayoya dönüştürüyorsunuz. 50. yıl koleksiyonunda bunun örnekleri var mı?
Elbette! Koleksiyonun yüzde 62’si sürdürülebilir kumaştan oluşuyor. Bu oranı iki yıl içinde, yani 2023’e dek yüzde 80’e ulaştırmayı planlıyoruz. Ayrıca, amacı tamamen denizleri korumak olan Vilebrequin Vakfı’nın da bu ay resmi olarak çalışmalarını başlatıyoruz.
Bir mayoyu diğer mayolardan ayırıp VB dünyasına ait yapan
şey nedir?
Her seferinde kendimize aynı soruyu sorarak başlamamız: “1970’lerdeki St Tropez ruhunu nasıl yansıtırız?” O ruh halinin üzerine günümüz dünyasına ait olan etkiyi katmak da var tabii. Bir de lüks bir marka olsak bile renklerden ve neşeli desenlerden hiçbir zaman korkmuyoruz!
Biraz gözümüzde canlandırır mısınız: Plajda yaşama sanatı Fransız stiliyle birleşince nasıl olmalı?
Çok basit: Güneş ve denizin tadını çıkartmak! Aileniz ve arkadaşlarınızla birlikte basit şeylerden keyif alabilmek…
62 ülkede mağazaları olan bir marka olarak mutlaka her ülkenin kendine özgü alışveriş davranışlarını gözlemliyorsunuzdur. Türkiye ile ilgili aklınızda kalan bir özellik var mı?
Fransa’yla ortak noktanız yaşama sanatı (Art de Vivre) dediğimiz şeyin hakkını vermeniz ve özgürlüğe karşı tutkunuz. İş tarafından baktığımızda ise Türkiye çok farklı coğrafyalardan turist çekiyor. Rusya ve Dubai pazarıyla oldukça benzediğini söyleyebilirim.

“LÜKS ÜRÜN TAMİR EDİLEBİLİR ÜRÜNDÜR”
Kariyerini lüks markalarda devam ettiren bir yönetici olarak lüks segment ürünü nasıl tanımlarsınız?
Hermes’te çalışırken sıklıkla “Lüks ürün tamir edilebilir üründür” cümlesini duyardım. Bu gerçekten doğru bir bakış açısı. Özellikle günümüz dünyasında sürdürülebilirlik kavramı bu kadar önem taşıyorken… Vilebrequin ürünlerinde de kumaşın dışı hariç, ki zaten ürünü lüks ve özgün yapan şey bu, diğer her parça yenilenebiliyor. Bir ürünü lüks yapan şey jenerasyondan jenerasyona taşınabilir olması ve bu Vilebrequin’de kesinlikle mümkün.
Mayo endüstrisinin geleceğiyle ilgili ne düşünüyorsunuz?
Mayolar gerçekten trend haline geldi. Sadece plajlar ve yazlık yerlerde değil, şehirde de günlük giyimin bir parçası oldu. Bunun nedeni de şık gözükürken rahat ve konforlu hissetmeyi istememiz. Mayolar tam olarak bunu sağlıyor. Dolayısıyla bu trendin devam edeceğini düşünüyorum.
MARKANIN KURUCUSU ASLINDA RENK KÖRÜ

  • Vilebrequin son beş yılda 1 milyonun üzerinde baba&oğul
    koleksiyonu sattı.
  • Bir erkek mayosu yapmak için 200 gram plastik deniz atığı
    kullanılıyor.
  • 2018’den beri satılan Vilebrequin mayoları sayesinde
    Akdeniz’deki 4.5 ton deniz atığı dönüştürülmüş.
  • Markanın kurucusu Fred Prysquel aslında renk körü! Büyük
    aşkı ve eşi olan Yvette markanın renkleri konusunda en
    büyük yardımcısı.
  • Vilebrequin mayoları en çok kadınlar tarafından satın
    alınıyor.